11 Kasım 2012 Pazar

Atletizm

                     
                                 ATLETİZM


Arkadaşlar bu yayınımızda sizlere atletizm hakkında genel bilgiler vereceğim.
Atletizm dünyanın en eski sporu ve bütün öteki sporların temelidir. İnsanın koşma, yürüme, atma ve atlama gibi en doğal hareketlerindeki gücünü, dayanıklılığını, süratini, çabukluğunu, hünerlerinin geliştirmek ve artırmak için yaptığı çalışmalara, kurallara bağlanmış spor yarışmalarının tümüne ATLETİZM denir.Bir başka deyişle ; insanın tabii hareketlerinden olan koşu, atlama, atma ve yürüyüşe dayalı olan fiziki performansı devam ettirme ve geliştirme gayesini güden beden çalışmalarının bütününe ATLETİZM denir.Atletizmin bütün diğer spor dallarında olduğu gibi, insanın mükemmel yaratılış özellikleri ile varolmuştur. Bu ekonomik, anatomik yapı sayesinde atletizm dünyanın en popüler branşlarından biri olma özelliğini elde etmiştir. Zaman, mesafe ve yükseklik gibi unsurlar atletizmi diğer spor dallarından ayırmıştır.

Engelli Koşu Nedir?

                   ENGELLİ KOŞU

Arkadaşlar bu yayınımızda sizlere engelli koşu hakkında bilgi vereceğim.Unutmayın bu bilgilerin eşi ve benzeri yok.Arasanızda bulamazsınız.
Eşit aralıklarla yerleştirilmiş engelleri aşarak, koşmaya dayanan hafif atletizm sınıfından pist ve alan sporudur. Engelli koşu 19. yyda İngilterede ortaya çıkmıştır. 1920lerde bayanlar da bu sporu yapmaya başlamıştır. 1935de ağır ve ters çevrilmiş T biçimindeki engel yerine, L biçimindeki engellerin kullanılmaya başlaması, engelli koşuların en önemli gelişmesi sayılır.

sporsevgimiz.blogspot.com
Engelli koşularda başarı tekniğe dayanır. Engel tekniğini öğrenebilmek uzun bir çalışma, sabır ve dikkat ister. Bu da engelli koşularda az atlet yetişmesine neden olmaktadır. Engellerin kavisli ve L biçiminde olup, Lnin alt kenarı koşucuya doğru bakar. Bu tür engeller devrildikten sonra atletin ayağına takılmaz. Engeller üst kenarından merkezine 3.5-4 kglık bir güç uygulandığında devrilecek biçimde yapılmıştır. 

10 Kasım 2012 Cumartesi

Türk Sporu'nun Tarihçesi

 

Arkadaşlar bu yayınımızda sizlere türk sporunun tarihçesi hakkında bilgi vereceğim.Bu bilgileri okumanizi öneririm.Çünkü bu yazdığım bilgiler altın değerinde.
Yurdumuzda ilk yapılan spor okçuluktur.  

sporsevgimiz.blogspot.com

Okçuluk 1453 yılında ülkemizde başlamıştır. Yani Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethedip Bizans İmparatorluğu’nu ortadan kaldırdığı zaman. Okçuluk Meydan-ı Kemankeşani’de yapılıyordu. Meydan-ı Kemankeşani’nin kurulması Türk spor tarihinde ilk belgeli olaydır.
Okçuluktan sonra yurdumuzda ˝güreş˝ yapılmaya başlandı.Güreş yurdumuzda 1361 yılında başladı. Güreş Türk akıncılarının sallarla Anadolu’dan Rumeli’ye geçip Balkanlar üzerinden Avrupa içlerine sarkmaya başladıkları günlerle yaşıttır.


Spor'un Tarihçesi


                                                                Spor'un Tarihçesi

Hayvanların çoğu oyun oynar, atlar, sıçrar ve tırmanır ama yalnız insan spor yapar. İnsanlar da, tarih boyunca koştular, tırmandılar, ağır nesneleri kaldırdılar, yüzdüler. Ne var ki, bu fiziksel etkinlikleri her zaman spor amacına yönelik ve yarışma biçiminde olmadı. Çocukların, ilkçağlardan bu yana oyunlarında koşular düzenleyerek yarıştıkları ya da güreştikleri söylenebilir. Büyükler arasında ise, fiziksel yarışma anlammda sporun ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir.
Arkeolojik buluntular Eski Çin'de top oyunlarının yaygın biçimde oynandığını göstermiştir. Eğer bu oyunlar dinsel bir gösteri değil de bir yarışma özelliği taşıyorsa, sporun ilk biçimlerinden biri olarak ele alınabilir. Eski Yunan ve Roma'da da top oyunları boş zamanların sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi amacıyla oynanırdı.
Eski Mısır'da spor oldukça yaygındı. Firavunlar, ülkeyi yönetecek yetenekte olduklarını, avcılıkta ve ok atmadaki üstünlüklerini göstererek kanıtlardı. Böyle gösterilerde firavunlar bir başka kişiye karşı yanşmazdı. Bu nedenle olağanüstü basarilanyalnızca birer efsane de olabilir. Kutsal nitelik taşımayan sıradan Mısırlılar ise atlama, güreş, sırık dövüşü ve top oyunları gibi bugün hâlâ görülen sporlarla da ilgilendiler.
Eski Yunan ve Girit'te spor gösterileri hem dinsel, hem din dışı amaçlarla gerçekleştirilirdi. Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı yapıt-larında bu iki tip spor etkinliğinden de söz edilir. Din ve sporun birleştirildiği en ünlü spor etkinliği, başlangıcı İÖ 776 olarak belirlenen, ama geçmişi büyük olasılıkla daha eski tarihlere uzanan Olimpiyat Oyunları'dır. Eski Yunan'da benzer kutsal oyunlar Delfi, Korint ve Nemea kentlerinde de düzenlenirdi. Bu dört kentteki oyunlarda başarılı olan atletler büyük bir ün ve onur kazanmanın yanı sıra, çeşitli maddi ödüller de alırdı. Yunanlılar dindışı sporlarla da yakından ilgiliydiler. Gymnasiori'u olmayan kent devletlerinin tam bir toplum olamadıkları düşünülürdü. Bu gymnasion'larda atletler eğitilir ve yarıştınlır-dı. Eski Yunan'da, askeri disiplinin çok önemli olduğu Sparta dışında, kadınlar spor etkinliklerine katılmaz ve Olimpiyat Oyunları'na alınmazlardı. Bu genel uygulama dışında kalantek örnek tanrıça Hera onuruna düzenlenen yarışmalardı.


Eski Roma'da savaş arabası yarışları en yaygın spor gösterilerindendi. Ama atletizm, boks, güreş, cirit ve disk atma gibi sporlara da ilgi gösterilirdi. Roma'da savaş arabası yanşları 250 bin kişi tarafından izlenen büyük gösteriler biçiminde düzenlenirdi. Bu sayı Colosseum'da gladyatörlerin gösterilerini izlemeye gelenlerin yaklaşık beş katıydı. Bunun bir nedeni de, gladyatör kiralamanın ve dövüştürmenin oldukça pahalıya mal olmasıydı. Gladyatör dövüşlerinde ya insan insana karşı ya da insanlar hayvanlara karşı mücadele' ederdi. Neron döneminde arenada kadın gladyatörler de dövüştürülmeye başlandı. Araba yarışları, gladyatör dövüşlerinin Hıristiyanlar'ın tepkisi ve ağır maliyetler nedeniyle İS 5. yüzyılın başlarında sona erdirilmesinden çok sonra da sürdürüldü. Araba yanşları oldukça modern yarışlardı. Yarışçılar Yeşiller ve Maviler gibi ayn takımlarda toplanır, bu da taraftarlarının bağlılıklarını güçlendirir, ilgilerini ayakta tutardı.


8 Kasım 2012 Perşembe

Lionel Messi'nin Hayatı


                                                      Lionel messi             

Tam isim Lionel Andrés Messi
Doğum tarihi 24 Haziran 1987
Doğum yeri Rosario, Arjantin
Boy 1,69 m.
Lakap Maradonanın halefi
Kulüp bilgileri Oynadığı Kulüp Barcelona Numarası 19 Pozisyon Ofansif Forvet Alt Yapı 1995 Newell's Old Boys Profesyonel kariyer* 1992–1995
1995-1998

2000- Grandoli

 
Arkadaşlar bu gün sizlere Lionel MESSİ hakkında kısaca bilgilendireceğim sizleri.
Lionel Messi, 24 Haziran 1987’de Arjantin’in Rosario şehrinde dünyaya gelmiştir. İspanya’nın FC Barcelona Kulübü’nün ve Arjantin Milli Futbol Takımı’nın vazgeçilmez oyuncusudur. 1,69 m boyunda 67 kg ağırlığındadır. Medyada sık sık “Yeni Diego Maradona” olarak nitelendirilmektedir. Maradona’nın kendisi de demeçlerinde Messi için “Maradona’nın Halefi” demiştir. Messi, bir çok futbol analisti tarafından Dünya’nın en iyi genç oyuncusu olarak kabul edilmektedir.


MESSİ'NİN İlk Yılları

Lionel Messi, 1987 yılının 24 Haziran günü doğdu. Antrenörlüğünü Messi’nin babasının yaptığı Grandoli adlı kulüpte top oynamaya başlamıştır. 1995 yılında buradan Newell's Old Boys takımına geçmiştir. 11 yaşındayken doktorlar tarafından büyüme hormonu yetersizliği teşhisi konulmuştur. Bu yıllarda River Plate takımı Messi’yle ilgilense de oldukça yüksek olan tedavi masraflarını karşılayacak güçte olmadığı için vazgeçmek zorunda kalmıştır.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Güreş Sporunun Kurallari Nelerdir?



Güreş Sporunun Kuralları Nelerdir?

Arkadaşlar bu yayınımızda sizlere güreş sporu hakkında biraz bilgi vereceğim.Beyeneceğinizden eminim.Uzun tırnaklar ve birkaç günlük sakal yasaktır. Ter asla kabul edilemez. Avantaj elde etmenin her şey demek olduğu bir sporda bu ayrıntıların yerine getirilmesi kesinlikle şart. Güreşçilerin mindere terli gelmesi, vücutlarına kayganlaştırıcı bir takım maddeler sürmeleri yasaktır. Yaralanmaya sebep olabilecek zincir, kolye, yüzük gibi şeyler takmak da yasaktır.
 
Güreşçiler mutlaka mayolarında mendil taşımak zorundadırlar. Serbest stil ile Greko-romen arasındaki tek önemli fark sadece stildedir. Greko-romende bacakların kullanılması yasak. Serbestte ise tek dalma, çift dalma gibi bacakların da katkısını gerektiren hamleler bir hayli önemli yer tutmaktadır.
Güreşte amaç rakibin iki omzunu birden mindere yapıştırarak tuş etmektir. 10 puan öne geçme durumu da maçın kazanılması için yeterli olmaktadır. Puanları minder hakemi teklif eder ama minder kenarındaki jürinin onay vermemesi durumunda bu öneri değer bulmaz. Müsabakalar 3 dakikalık 2 devre halinde oynanır. Devre arası 30 saniyedir. Eğer normal süre içinde eşitlik bozulmazsa üç dakikalık bir round daha oynanır. Gene eşitlik bozulmazsa hakem kararı geçerli olur. Güreş müsabakaları en az 4 cm kalınlığında ve 9 m. çapındaki minderlerde oynanır.

Güreşin Kuralları 
Olimpiyatlar’da güreş karşılaşmaları grekoromen ve serbest stillerde ve ağırlık sınıflamasına göre 10 dalda yapılır Bunlar 48, 52, 57, 62, 68, 74, 82, 90, 100 kilogramlar ve 100 kilogramın üstü olarak belirlenmiştir Uluslararası yarışmalarda güreşler yerden yüksek, kenarları eğimli bir minder üzerinde yapılır Minder 9 metre çapında bir daire biçimindedir ve sınırı içerden 1 metre kalınlığında kırmızı daire ile belirlenmiştir Güreşleri dört hakem yönetir Bunlar minder amiri, minder hakemi, kenar hakemi ve zaman hakemidir Yalnızca minder hakemi karşılaşmayı güreşçilerin yanında, minderin içinde izler Her iki stilde de güreşçiler kırmızı ve mavi renklerde, göğüs ve omuzları açıkta bırakan mayolar giyerler Tek devre yapılan karşılaşmaların süresi 5 dakikadır.

2 Kasım 2012 Cuma

Cristiano Ronaldo'nun Hayatı

Cristiano Ronaldo'nun Hayatı - Biyografisi

Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro, (d. 5 Şubat 1985, Funchal) Portekizli futbolcu. İspanya'nın Real Madrid takımında oynamaktadır ve Portekiz milli takımının kaptanıdır. 94 milyon € bonservis bedeli ile şu anda dünyanın en pahalı futbolcusudur.

Profesyonel olmadan önce Andorinha, C.D. Nacional ve son olarak Sporting Lizbon genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Portekiz milli takımında da dikkat çekmişti. Profesyonel kariyeri yine Sporting Lizbon'da başlayan genç oyuncu, 2003 yılından 2009 yılına kadar Manchester United'de oynadı. 2008-2009 sezonun sonunda Real Madrid kulübüne transfer oldu.

2007-2008 sezonunda toplam 41 gol atarak George Best'in bir sezonda en çok gol atan kanat oyuncusu rekorunu kırmıştır. Ligde 31 gol atarak gol kralı olmuştur. Aynı sezon Premier League şampiyonluğunu yeniden yaşamıştır. FIFPro Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü ve FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'ne layık görülmüştür.2006-2007 yılında yaptığı gibi 2007-2008 sezonunda da İngiltere'de hem yılın futbolcusu hem de yılın genç futbolcusu seçilmiştir. 1977'de Andy Gray'den sonra bu ödüllerin ikisinide aynı sene içinde almayı başarmış olan ilk sporcudur. Manchester United'ın 40 yıl sonra Ballon d'Or ödülünü kazanan ilk futbolcusu olmuştur.

Tam 3 kez Ballon d'Or ödülünü kazanan Johan Cruyff 2 Nisan 2008'de yaptığı bir röportajında: "Ronaldo, Manchester United tarihindeki 2 harika futbolcu George Best ve Denis Law'dan daha iyi bir futbolcudur." demiştir.

Ailesi ve Çocukluğu
Cristiano Ronaldo 5 Şubat 1985'te Funchal, Madeira'da doğmuştur. Maria Dolores dos Santos Aveiro ve José Dinis Aveiro'nun son çocuklarıdır. İkinci ismi olan Ronaldo'yu babası Ronald Reagan hayranı olduğu için koydu. Hugo adında bir abisi, Elma ve Liliana Cátia adlarında iki ablası vardır.
Altyapı
Ronaldo'nun çocukluğunda tuttuğu takım Benfica'ydı. 8 yaşındayken, babasının malzemeci olarak çalıştığı amatör takım olan Andorinha kulübünde oynuyordu.Daha sonra Ronaldo 1995 yılında C.D. Nacional kulübüyle anlaştı ve bir unvan yarışmasında başarılı olduktan sonra 3 günlük denemeliğine Sporting Lizbon'a gitti. Sporting kulübü kendisini transfer ücretini açıklamadığı bir anlaşmayla renklerine kattı.

Sporting CP
Ronaldo, Sporting'in genç oyuncularının eğitim gördüğü Alcochete futbol okuluna katıldı. 1 sezon içinde Sporting U-16, U-17, U-18, B-takımı, ve A takımında oynayan ilk ve tek oyuncu oldu. İlk çıktığı maçta Moreirense takımına 2 gol attı. Ayrıca Avrupa 17 Yaş Altı Futbol Şampiyonası'nda oynuyordu.

Ronaldo 15 yaşındayken kendisine futbolu bıraktırmaya zorlayabilecek bir kalp çarpıntısı tanısı konuldu. Sporting kulübü çalışanları bu durumdan haberdar edildi ve annesi, Ronaldo'nun hastanede yatması için onayını verdi. Hastanedeyken, kalbindeki probleme neden olan bölge, bir lazer operasyonuyla yakıldı. Ameliyat sabahleyin başladı ve Ronaldo, öğleden sonra taburcu edildi. Sadece birkaç gün sonra antrenmanlara devam etti.

16 yaşındayken o zamanki Liverpool teknik direktörü Gérard Houllier tarafından fark edildi, ama Liverpool, Ronaldo'nun henüz çok genç olduğunu ve yeteneklerini geliştirmesi gerektiğine karar verdi ve reddetti. 2003 yılının yazında Lisbon'da Estádio José Alvalade stadının açılış maçında, Sporting Lizbon'un Manchester United'ı 3-1 mağlup ettiği maçta Manchester United teknik direktörü Alex Ferguson'un dikkatini çekti. Ronaldo'nun performansı Manchester United'li futbolcuları da etkiledi ve Alex Ferguson'a Ronaldo'yu transfer etmesi için istekte bulundular.

Manchester United

2003–2005


Ronaldo, Manchester United'ın ilk portekizli oyuncusu oldu. FA Premier lig 2002–2003 sezonundan sonra 12.24 milyon sterline transfer edildi. Daha önce George Best, Bryan Robson, Eric Cantona, David Beckham gibi futbolcuların giydiği 7 numaralı formadaki beklentilerin yaratabileceği baskıları istemediği için 28 numaralı formayı tercih etti (Sporting'te giydiği forma numarası 28'di.) "Manchester United'a geldiğimde teknik direktör hangi numaralı formayı giymemi istediğimi sordu. 28 numara dedim. Ama Ferguson 'Hayır, 7 numarayı giyeceksin,' ve bu ünlü forma ekstra bir motivasyon kaynağı. Böyle bir şerefe erişmeye mecbur bırakıldım"

Ronaldo takımıyla ilk maçına Bolton Wanderers'ı 4-0 yendikleri maçta 60.dakikada dahil oldu. Manchester United'taki ilk golünü 1 Kasım 2003'te Portsmouth'u 3-0 yendikleri maçta frikikten attı. United'ın Premier Ligdeki 1000. golünü 29 Ekim 2005'te Middlesbrough'a 4-1 yenildikleri maçta attı. Tüm müsabakalarda 10 gol kaydetti ve taraftarların oylamasıyla Ronaldo, ilk ödülü olan FIFPro Special Young Player of the Year kazandı.

2006–2007
Ronaldo, 2006 yılının Kasım ve Aralık ayında artarda Barclays Ayın Futbolcusu şerefine erişti. Dennis Bergkamp ve Robbie Fowler'dan sonra Premier Lig tarihinde bu şerefe ulaşan 3.futbolcu oldu.[19][20] Kariyerindeki 50. golünü Manchester City'ye attı. Yıl sonunda ""FIFPro Special Young Player of the Year"" ödülünü tekrar kazandı.

Mart 2007'de ortaya çıkan, Real Madrid'in Ronaldo için bu güne kadar görülmemiş 80 milyon euro'luk transfer teklifi dedikodularına rağmen, 13 Nisan'da kendisini Manchester United tarihinde en fazla ödenen futbolcu yapan haftalık 120000 sterlinlik (toplam 31 milyon £) 5 senelik anlaşma yaptı.

Aralık 2006'da Middlesbrough'ya karşı oynanan maçta teknik direktör Gareth Southgate tarafından kendisini yere attığı iddiasıyla eleştirildi.4 Şubat 2007'de, Tottenham Hotspur maçında kazandığı penaltıda Tottenham kanat oyuncusu Steed Malbranque tarafından küçük bir temasa olmasına rağmen kendisini yere attığı iddiasıyla tekrar suçlandı. Tüm tartışmalara rağmen Ronaldo çok sayıda kişisel ödül kazandı. İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü ve İngiltere'de Yılın Genç Futbolcusu Ödülü ödüllerini kazandı. Andy Gray ile birlikte bu şerefe erişen tek futbolcu oldu. Nisan ayında PFA Fans' Player of the Year ödülünü de kazanarak üçlemiş oldu. Ayrıca Ronaldo 2006-2007 sezonunda Premier Lig Yılın Takımında yer alan 7 Manchester United futbolcusundan biriydi.

2007–2008

Ronaldo için 2007-2008 sezonu Portsmouth'lu oyuncu Richard Hughes'e kafa attığı maçta kırmızı kart görmesiyle başladı. 3 maç ceza aldı. Ronaldo bu tecrübeden sonra "çok şey" öğrendiğini ve gelecekte oyuncuların kendisini kışkırtmasına izin vermeyeceğini söyledi. Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Sporting Lizbon'a karşı deplasmanda attığı golle galibiyeti getirdi ve ayrıca evinde oynadığı maçta da uzatmalarda attığı golle Manchester United'ın grupta lider olmasını sağladı.

2007 Ballon d'Or'ı Kaká'nın ardından ikinci, FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödülünde Kaká and Lionel Messi'nin ardından 3. oldu.
Ronaldo Manchester United forması altında ilk hattrickini 12 Ocak 2008'de Old Trafford'da Newcastle United'ı 6-0 yendikleri maçta yaptı. Böylece Manchester United Premier Lig'te liderliğe yükseldi. Reading'i 2-0 yendikleri maçta 23. golünü kaydetti, ki önceki sezon attığı gol sayısı da 23'tü. 20 Şubatta Lyon ile yaptıkları Şampiyonlar Ligi eleme maçında belirlenemeyen bir Lyon taraftarı sürekli olarak Ronaldo'ya ve takım arkadaşı Nani'ye yeşil lazer tuttu.[34] 1 ay sonra Lyon bu olaydan dolayı 5000 isviçre frankı (£2,427) para cezasına çarptırıldı.

19 Mart 2008'de, Bolton'u 2-0 yendikleri maçta takımının 2 golünü de attı ve ilk defa Manchester United'ın kaptanlığını yaptı. Attığı ikinci gol, Ronaldo'nun o sezon attığı 33. goldü. Böylece 1967–68 sezonunda attığı 32 golle George West'e ait olan 40 senelik rekoru egale etti. 29 Mart'ta Aston Villa'ya attığı golle beraber, İngiltere'de ve Avrupa kupalarında oynadığı toplam 37 maçta 35 gole ulaştı. Ronaldo'nun bu süper gol serisi, 2007–08 Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü'nü ilk defa bir kanat oyuncusunun kazanmasını sağladı. Real Mallorca'lı Dani Güiza'nın 8 puan önünde bu ödülü kazandı.

Ronaldo, 21 Mayıs'ta 2008 UEFA Şampiyonlar LigiFinal'nde ayrıca ligdeki rakibi Chelsea'ye karşı maçın 26. dakikasında açılış golünü attı. Penaltı atışlarında kaçırdığı gol, Chelsea'ye Şampiyonlar Ligi Kupası'ni kazanma fırsatı verdi ama John Terry'nin de penaltı kaçırmasıyla, Manchester United penaltılari 6-5 kazandı. Ronaldo UEFA Fans' Maçın Adamı seçildi, ve o sezon attığı toplam 42 golle, Denis Law'ın 1963–64 sezonunda eriştiği rekorunun sadece 4 gol gerisinde tamamladı.

2008–2009 


5 Haziran 2008'de Sky Sports, Ronaldo'nun Real Madrid tarafından kendisine daha önce yapılan sözde transfer teklifindeki miktar ile aynı miktarda para verilmesi durumunda bu takıma gidebileceğini söylediğini bildirdi.Manchester United 9 Haziran'da Real Madrid'i FIFA'ya şikayet etti ama FIFA herhangi bir şey yapmaya gerek duymadı.] Transfer spekülasyonları 6 Ağustos'a kadar ta ki Ronaldo'nun en az bir sene daha Manchester'da kalacağını söylemesine kadar devam etti.


Ronaldo 7 Temmuz'da Amsterdam'da ayak bileğinden ameliyat oldu.17 Eylül'de Manchester United'ın 2008–09 UEFA Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Villarreal ile 0-0 berabere kaldığı maçta Park Ji-Sung'ın yerine 60.dakikada oyuna dahil oldu. Sezondaki ilk golünü 24 Eylül'de Lig Kupası 3.tur maçında Middlesbrough'yu 3–1 yendikleri maçta attı.

15 Eylül 2008'de Stoke City'yi 5-0 yendikleri maçta Ronaldo Manchester United forması altında oynadığı tüm müsabakalardaki 100 ve 101. golünü attı. Attığı 2 gol de serbest vuruştandı. Ronaldo böylece Premier Lig'teki mücadele eden tüm takımlara gol atmış oldu. 2 Aralık 2008'de Ronaldo, George Best'in 1968'de kazandığı Ballon d'Or'den sonra bu ödülü kazanan ilk Manchester United'lı futbolcu oldu. İkinci Lionel Messi'nin 165 puan önünde 446 puan topladı.Manchester United 19 Aralık'ta, 2008 FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda şampiyon oldu ve Ronaldo turnuvada attığı iki golle "Silver Ball" ödülünü kazandı. 12 Ocak 2009'da FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'nü kazanan ilk Premier Lig futbolcusu oldu. Ayrıca, Luis Figo'dan sonra bu ödülü kazanan ilk Portekizli futbolcu oldu.


Şampiyonlar Liginde Inter Milan'ı 2-0 yenip çeyrek finale çıktıkları maçta 1 gol attı. 5 Nisan 2009'da Aston Villa'yı 3-2 yendikleri maçta takımının ilk 2 golünü attı.Ronaldo Şampiyonlar Ligi çeyrek final ikinci maçında Porto'ya 36 metre mesafeden harika bir gol attı ve bu sayede Manchester United yarı finale yükseldi. Bu golü Alex Ferguson çok övdü ve maçtan sonra bu golün Ronaldo'nun attığı en güzel gol olduğunu söyledi. 5 Mayis 2009'da Emirates Stadyumu'nda Arsenal ile oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş maçında Manchester United, Arsenal'in evinde 27 maçlık yenilmezlik serisine 3-1'lik skorla son verdi ve finale çıktı. Ronaldo bu maçta 2 gol ve 1 asistle oynadı. Bu maçtaki ilk golünü 35 metre mesafeden serbest vuruştan attı.2008-09 sezonunda Ronaldo tüm müsabakalarda toplam 53 kez forma giydi ve 26 gol kaydetti.

11 Haziran 2009'da Manchester United, Real Madrid tarafından yapılan 80 milyon sterlinlik (94 milyon euro) teklifi Ronaldo'nun takımdan ayrılmak istediğini tekrar belirtmesi üzerine kabul etti. Kulübün sahipleri olan Glazer ailesi bu transferi onayladı. Transferın tamamlanmasından sonra Ronaldo, kendisini futbolcu olarak yetiştirdiği için Alex Ferguson'a minnettar olduğunu belirtti ve "Kariyerimdeki en önemli ve en etkili faktörlerden biri" dedi.

Real Madrid 

26 Haziran tarihinde Real Madrid, Ronaldo'nun 1 Temmuz'dan itibaren takımda olacağını ve sözleşmesinin 6 yıllık olduğunu açıkladı. Real Madrid'in sitesinden yapılan açıklamada ayrıca; 6 Temmuz 2009 Pazartesi günü Cristiano Ronaldo'nun Santiago Bernabéu Stadyumu'nda taraftarın karşısına çıkarılacağı ve Portekizli oyuncunun yıllık 13 milyon Euro alacağı belirtildi. Santiago Bernabéu'da yapılan törenle, Ronaldo basın ve taraftarlara tanıtıldı ve yaptığı açıklamada en büyük hayalinin gerçekleştiğini ve bunun inanılmaz olduğunu söyledi. Törende kulüp tarihinde bir ilk yaşandı ve 80.000'den fazla taraftar stada akın etti. Böylece 1984 yılında Maradona'nın Napoli'deki transfer töreni için stada gelen 75000 rekor taraftar sayısı da egale olmuş oldu. 9 numaralı forması, efsane Real Madrid'li eski futbolcu Alfredo di Stéfano tarafından verildi. Ronaldo, Real Madrid formasıyla ilk maçına 21 Temmuz'da Shamrock Rovers takımına karşı çıktı. İlk golünü Liga de Quito takımına bir hazırlık karşılaşmasında penaltıdan attı. La Liga'da oynadığı ilk maç Deportivo La Coruña'ya karşıydı. Real Madrid'in 3-2 üstünlüğüyle biten bu karşılaşmada Ronaldo takımının 2. golünü penaltıdan kaydetti.15 Eylül 2009'da Şampiyonlar Ligi'ne iyi bir başlangıç yaptı. FC Zürich'i deplasmanda 5-2 yendikleri maçta serbest vuruşlardan 2 gol attı. 20 Eylül'de Santiago Bernabéu'da La Liga'nın yeni takımı Xerez CD'ye de 2 gol attı.

Sonraki hafta C.F.Villareal deplasmanında attığı golle yıldızlaşan Ronaldo, La Liga'da oynadığı 4 maçta toplam 5 gole ulaştı ve Real Madrid kulübü tarihinde çıktığı ilk 4 lig maçında da gol atmayı başaran ilk futbolcu olarak tarihe geçti.

Ronaldo, Real Madrid'de gösterdiği yüksek performansını 30 Eylül 2009 tarihinde Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Bernabeu'da Marsilya'yı 3-0 mağlup ettikleri maçta 2 gol atarak devam ettirdi.

10 Ekim 2009'da Macaristan ile yaptıkları milli maçta ayak bileğinden sakatlandı. 1 ay sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Ronaldo, 3 Kasım 2009'daki Şampiyonlar Ligi'ndeki Milan maçında oynamayı hedeflediğini söyledi.. Fakat sakatlığı iyileşmedi. Milan maçında oynayamayan Ronaldo, 29 Kasım'dakiBarcelona maçına kadar hazır olmak istediğini söyledi. 2010-11 sezonunun başında Raúl Schalke 04' e gittiğinde Ronaldo 7 numaralı formayı aldı.

Uluslararası Kariyeri 

Ronaldo Portekiz milli takımında ilk defa Ağustos 2003'te Kazakistan'ı 1-0 yendikleri maçta oynadı. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası için kadroya çağrıldı. Yunanistan'a 2-1 yenildikleri maçta ve Hollanda'yı yarı finalde 2-1 yendikleri maçta birer gol attı. Turnuvada 2 gol atmasına rağmen turnuva ilk onbirine seçildi. Aynı yıl ayrıca 2004 Yaz Olimpiyatları Futbol Turnuvası'nda da sahne alan yıldız futbolcu başarısıyla herkesin begenisini kazandı.

2006 Dünya Kupası

Ronaldo, Avrupa kıtasındaki Dünya Kupası grup elemelerinde 7 golle en çok gol atan 2. futbolcuydu. Dünya Kupası'ndaki ilk ve tek golünü penaltıdan İran'a attı.




FIFA DÜNYA KUPASI


             FIFA Dünya Kupası

FIFA Dünya Kupası (İngilizce: FIFA World Cup), FIFA tarafından dört yılda bir düzenlenen futbol organizasyonudur. 1930 yılında düzenlenmeye başlanmıştır. 1942 ve 1946 yıllarındaII. Dünya Savaşı nedeniyle yapılamamış olan Dünya Kupası'na gitmek için dünya üzerindeki 200 millî takım iki yıl boyunca mücadele verirler. 19 kez düzenlenen turnuvanın en başarılı takımı kupayı 5 kez kazanan Brezilya'dır. En son düzenlenen 2010 yılında turnuvayı final maçında Hollanda'yı uzatmalarda 1-0 yenen İspanya kazanmış ve tarihindeki ilk dünya şampiyonluğuna ulaşmıştır.
Turnuvanın geçerli statüsünde 32 millî takım grup mücadelelerinden itibaren bir ay boyunca kupada boy göstermeye başlar. Bu bir aylık süreye FIFA Dünya Kupası Finalleri adı verilir.
Şimdiye dek düzenlenen ondokuz turnuvayı sekiz farklı millî takım kazanmıştır. Brezilyakazandığı 5 şampiyonluk ile kupanın en başarılı takımıdır, ayrıca tüm finallere katılmış olan tek takımdır. Brezilya'nın ardından 4 şampiyonluk ile İtalya, 3 şampiyonluk ile Almanya, 2'şer şampiyonluk ile Arjantin ve ilk turnuvayı kazanan Uruguay,1'er şampiyonluk ile deİngiltere, Fransa ve İspanya gelir.
FIFA Dünya Kupası dünyanın en çok izlenen spor olaydır. Almanya'da düzenlenen 2006 FIFA Dünya Kupası'nın final maçını yaklaşık olarak 715.100.000 kişi izlemiştir.

Basketbolda Turnike Nasıl Atılır

                      Basketbolda Turnike Atışı

Arkadaşlar bu yayınımızda sizlere türnike hakkında genel ve özel bilgiler vereceğim.
Turnike basketbol oyununun temel şutlarındandır. Potaya yakın bir yerlerde top sürdükten veya pas aldıktan sonra yapılabilir. Başarılı bir turnike yapabilmek için şunlara dikkat edilmelidir:
• Kural hatası yapmadan turnike atışı yapabilmek için, topu tuttuktan sonra sadece iki adım atabilirsiniz.




sporsevgimiz.blogspot.com
• Top iki elle, iki adım yürüyüşüne geçmeden önce tutulmalıdır. Turnikede birinci adım uzun, ikinci adım kısa olmalıdır. Çünkü oyuncu ikinci adımında öne doğru yapmış olduğu hareketini, yukarıya ve potaya rahat yükselebilmesi için kısa tutması yararlı olacaktır. 
• Son aşamada sağ veya sol ayak üzerinde kuvvetli olarak sıçranmalıdır. Aynı anda atışı yapan elin dizi ritmik olarak karna doğru çekilmelidir. 
• İki elle tutulduğunda vücudun önünde olan top, baş üzerinden yukarı doğru kaldırılır ve atış kolunun uzatılması ve el bileğinin bükülmesi ile ya direk olarak çemberin içine ya da pota levhasına vurdurularak atılmalıdır.

Kaynak:
sporsevgimiz.blogspot.com

Futbolda Penaltı Nedir?



Futbolda Penaltı Atışı Nedir?

Arkadaşlar bu yayınımızd sizlere penaltı hakkında bilgi vereceğim.Beyeneceğinizden eminim.
Penaltı, futbolda ceza ifade eden bir terimdir.
Bir penaltı vuruşu, top oyunda iken, bir oyuncunun, kendi ceza sahası içinde rakip oyuncuya faul ile cezalandırılabilecek 10 kural dışı bir hareketten birini veya birden fazlasını yapması durumunda yapan takımın aleyhine verilir (FIFA futbol oyun kuralları, Kural 14 Penaltı).

10 İhlal:
  • Rakibe tekme atarsa veya tekme atmaya teşebbüs ederse,
  • Rakibi çelmelerse veya çelmelemeye teşebbüs ederse,
  • Rakibin üstüne sıçrarsa,
  • Rakibe küfür ederse,
  • Rakibe vurursa veya vurmaya teşebbüs ederse,
  • Rakibinine tecavüz ederse
  • Topu kazanmak için ayakla müdahale ederken (tackle) topa dokunmadan önce rakibe dokunursa,
  • Rakibini tutarsa,
  • Rakibe tükürürse,
  • Topu eliyle bilerek oynarsa (kendi ceza alanındaki kaleci hariç)
Lehinde karar verilen takım ceza sahası içinde bulunan beyaz noktadan, karşısında yalnızca 
                              Bir penaltı atışı
kaleci olacak şekilde kaleye şut çekme hakkı kazanır.

Penaltı atışı 

Atışın yapıldığı beyaz noktaya penaltı noktası adı verilir ve tüm penaltı atışları penaltı noktasından yapılır. Penaltı noktası kale çizgisinden 11 metre (ya da İngiliz birim sistemine göre 12 yard = 10,9728 metre) uzaklıktadır. Penaltı atışı sırasında vuruşu yapacak oyuncu ile rakip kaleci dışındaki bütün oyuncular oyun alanının içinde, ceza sahasının dışında bulunmak zorundadır. Kaleci topa vuruluncaya kadar kendi kale çizgisini terk edemez. Vuruşu yapan oyuncu topu ileri (kaleye doğru) atmak zorundadır. Kaleci atışta kale alanını olabildiğince doldurmaya çalışır. Yükseğe ve köşeye atılan toplarda gol olma olasılığı en yüksektir.
Top kendi çevresinde 1 defa döndükten sonra oyunda kabul edilir. Atışı yapan oyuncu, başka bir oyuncu oynamadan topla ikinci defa temas edemez. Top kale direklerinin arasından geçerken kaleciye dokunsa bile gol kararı verilir. Gerektiği zaman, ya da devrenin bitiminde penaltı atışı kararı verildiğinde atış yapılır. Ancak gol olmuşsa başlama vuruşu yapılmaz. Savunma halindeki takım, yukarıdaki kuralları ihlal ettiği takdirde gol olmamışsa atış tekrar edilir. Penaltı vuruşunu yapan oyuncu dışında, hücum eden takım oyuncularından biri kuralları çiğnediği zaman, vuruşu yapan oyuncu gol atmış ise sayı iptal edilir. Top kaleci tarafından kurtarıldığı ya da başka biçimde gol olmadığı takdirde oyun normal olarak devam eder. Kuralı bizzat atışı yapan oyuncu ihlal etmişse, o noktadan bu oyuncunun takımı aleyhine endirekt serbest vuruş cezası verilir (Bu durum atışı yapan oyuncunun kaleciyi aldatması halinde de geçerlidir).
Penaltı atışını yapan oyuncu bunu kaleye doğru olmak şartıyla pas olarak da kullanabilir. Takım arkadaşlarından biri, topun kendi çevresinde bir tur dönmesinden sonra cezaalanına girerek topa vurduğu ve kaleden içeri soktuğu takdirde gol kararı verilir.

Temdit penaltısı 

Temdit penaltısı; ilk yarının ya da maçın bittiği anda verilen penaltı kararlarıyla, kupa maçlarında normal ve uzatma süreleriyle denkliğin bozulmaması halinde başvurulan penaltı atışlarıdır. Temdit penaltısının atılışı sırasında özel kurallar uygulanır. Atışı yapan oyuncu ile kalecinin dışındaki oyuncular, atış sırasında sahanın uzak bir bölümünde (genellikle santra yuvarlağı içinde) beklerler. Atışın golle sonuçlanmaması, direkten ya da kaleciden dönmesi durumunda öteki oyuncular müdahale edemez ve atış sona ermiş sayılır. Atışı yapan oyuncu da kalecinin müdahalesiyle geri dönen topa ikinci vuruşu yapamaz. Temdit penaltısında gol olmuşsa, atışı yapan takım hesabına 1 sayı kaydedilir. Gol olmamışsa atış yapılmış ve sona ermiş sayılır. Hakem durumu bitiş düdüğü ile ilan eder.

KAYNAK
:SPORSEVGİMİZ.BLOGSPOT.COM

1 Kasım 2012 Perşembe

Ofsayt Nedir


Ofsayt nedir?

                 Ofsayt nedir?


Arkadaşlar sizce ofsayt nedir?Ofsayt üzerinde en çok tartışılan futbol kurallarından biridir. Topun son oynandığı anda, rakip kale çizgisine toptan daha yakın bulunan futbolcunun durumu “off-side (ofsayt) olarak belirtilir. Ancak bu oyuncu kendi yarı sahasında bulunuyorsa ofsayt geçersizdir. Aynı biçimde, kendisi ile rakip kale çizgisi arasında en ak iki rakip oyuncu varsa ofsayt yine geçersizdir. Bir oyuncu ofsaytla cezalandırıldığı takdirde, rakip takım aynı yerden bir endirekt serbest vuruş kazanır.
Ofsayt kuralının yorumu International Board tarafından sık sık değişikliğe uğratıldı. Bunlardan en önemlileri “pasif ofsayt” kavramı oldu. Buna göre, bir futbolcu ofsayt pozisyonunda olduğu halde, oyuna ve rakibe bir müdahalede bulunmuyorsa, kendisine ve takım arkadaşlarına avantaj sağlamıyorsa, ofsayt geçersizdir. Bu duruma “pasif ofsayt” denir. International Board ayrıca, 1990 Dünya Kupası’ndan sonra rakibiyle aynı hizada bulunan futbolcunun ofsayt sayılamayacağına karar verdi.
Ofsayt kuralının geçersiz sayılması için bir başka şart da topun kaleciden yada rakip futbolcudan gelmesidir. Bu durumda ofsayt bozulur. Ofsayt kuralında en önemli unsur, topun oynandığı son andır. Bir futbolcu, arkadaşının topla oynadığı anda ofsayt durumunda değilse, atak yaparak ileride topla buluştuğu takdirde ofsayt sayılmaz.
Ofsayt kuralında en önemli görev yan hakemlere düşer. Yan hakemler, en gerideki savunma oyuncusunun hizasında kalarak, bu hattın daha ilerisine geçen hücum oyuncularını gördükleri zaman bayrağı havaya kaldırıp ofsyat durumunu işaret ederler. Orta hakem bu uyarı üzerine ofsayt kararı verir ve savunan takım, topu endirekt serbest vuruşla oyuna sokar. Korner ve taç atışları kale vuruşu, hakem atışı gibi direkt vuruşlar sırasında, ofsayt kuralı geçersizdir.
Ancak kural atıştan sonra topla ilk oynayan oyuncu için uygulanır...
Öğrendinizmi ofsaytın ne olduğunu?          sporsevgimiz.blogspot.com